25 Mayıs 2017 Perşembe

NE DE OLSA KIŞIN SONU BAHARDIR

İyi kötü, acı tatlı yuvalarlanıyoruz şu hayat yokuşunda. Tümseklerden sekiyor, engelleri aşıyor, duvarlara çarpa çarpa ilerliyoruz vesselam. Üzerimiz toz, duman, çamur, yara bere... Durmadan ilerliyoruz ama. Dursak biliyoruz başlayacak fırsat olmayacak. İşte hayat böyledir.  Başlar gözü açınca koşuşturmaca, ta ki son nefesi teslim edinceye kadar. 

Yaşadığım süre boyunca çok fazla şey istemedim. Hele hele maddi bir şeyleri dilimin ucuna getirmedim. Huzuru istedim, mutluluğu istedim, umudu istedim. Ben istedikçe sanki oyun oynadı benimle kadar. Hep daha uzağa attı, hep daha uzağa. Yaklaştıkça da ben yanaşmadım yanlarına. Aradığım, istediğim, beklediğim farklıydı. Başka türlü bir şeydi benim istediğim. Ne ağacı ağaçtı onların, ne bulutu bulut. Ben yeni bir ömür istiyordum.

Geçip gidiyordu yıllar. Önce elimiz ekmek tutsun istedim. Onun için çabaladım. Bu sürede ne avundum ne de avuttum. Hep sabır deyip durdum. Sabrın sonu selamettir diyerek ağzıma bal sürdüm. Aldandığım da oldu ama hiç aldatmadım. Aldandıkça kabuklar sağlamlaştı. Sağlamlık arttıkça duvarlar kalınlaştı. İçimi kapattım insanlara. Ta ki baharın da bana bir gün uğrayabileceği ihtimaline kadar. O bahar gelecek diye kırk ikindi biriktirdim içimde. Boşuna yaşamışım diye boşuna geçirdiğim ayları, haftaları, günleri, saatleri, dakikaları saydım. Sonra günlerden bir gün bahar geldi. Karlar eridi, buzlar çözüldü, yürekler ısındı, duvarlar yıkıldı. Duvar arasında yıllardır saklı duran duygular ortalığa saçıldı. Etrafa binlerce yıldız saçıldı ortalığa. Her yeri kapladılar. Şimdi ışıklar saçılıyor içime. Güneş bir başka doğuyor, ay bir başka güzel. Çayın tadı bile şimdi anlaşılıyor, yaşamak şimdi bir amaca biniyor ve nefes almak şimdi daha çok anlamlı.